RUH ALTI


Odam... Bomboş...
Eşyalar... Anlamsız...
Nesneler... Şeffaf...

Renkler görünmüyor.

Sehpa... Pis, karışık...
Dünden kalma yemek artıkları,
Biraz peçete; parçalanmış... Bir cam...

Bardak...
Dibi dolu, az bir su...
Dokunmak... İyi gelebilir.

Parmak izleri, yağdan buğulanmış puslu cam...
Gırtlağımdan geçen soğuk damlalar...

Bunu tekrar yapmalı, çok geçmeden...
Sıkıntıyı eskitebilir

Hep hareketlen.
Devinim... Kafamı kemiren şeytan...
Yarışmalı...

Hiç yorulmadan... Sen de...

Yorgunluk... Yatak, albenili...
Ağrılı sırtım.
Kıvrılmalı... Kedi gibi...

Gençlik iksiri mırıltılar...
Huzurlu kucaklaşma.
Yaslanmalı...

Tüylü sıcak yamacı...
Cılız deri, kırpık kürk,
Eskitilmiş kim bilir kaçıncı yazında...

Tüpünden sıkılmış macun misal
Kupkuruyuş
Kaçışsız...

Yaşlı sevdam...
Mecburi terkediliş...
Zamanı durdurmalı...
Çürüsem ben de hızlıca.

*

Sevmek... sözcüksüz...

Kımıltısı anlamsız... Dudaklar...
Fısıltılar ulaşamaz...

Derince boşluk...
Solumş ruh, canlanmaz.

Geceler kıpırtısız,
Avlanmada hayvancık
Her iki tarafta da hayaletim

Kaybetmek, dönüşsüz...
Eskiyi tutmadan yedekte
Hafifle...

Untmayışın bedeli çıkışsız sarmal.
Her seferinde farklı senaryo,
Bir dene...

ZEYNEP KAPLAN
Kaleme Aldığım : 13 Eylül 2010


Yazım Hakkında Not: Bunu çok sevdiğim emektar kedim kar topu gözlerimin önünde eriyip yok olurken yazmıştım.
Deliler Teknesi dergisinin 2010 yılındaki bir sayısında yayınlanmıştı


Comments